Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Göründüğü Gibi Olmayanlara Odaklanan Teleskop

ALABEYİ

Fahri Üye
Fahri Üye
Galatasaray
Katılım
3 Eylül 2014
Mesajlar
1,191
Tepkime puanı
2
Puanları
126
Konum
Adana
Bu bölümde yazdığım son yazının ardından köprünün altından çok sular aktı; değiştim, değiştik. Öyle ya, bu süreçte on binlerce kez yenilendik. Dünyanın, hatta Güneş Sisteminin konumu misali, asla aynı yerde kalmadık. "Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir!" sözünün laftan ibaret olmadığını idrak ettim. Değişim beni yapbozun kaşifi yaptı. Yapbozunu keşfeden herkes kendi yolunu çizecekti, vezirin piyon gibi kaldığı, özgürlüğün satranç tahtasında.

Algılarla, yalanlarla dolu bir gezegen, tıpkı adı gibi... Ama bir o kadar da muhteşem! Soluk, ama bir o kadar canlı mavi nokta... Kendine ihanet eden bir ırkın içinde milyarlarca yıldır süregelen dünya dışı medeniyetlerin örnek alacağı kadar büyüleyici varlıkların var oluşu gerçeği; çocukların... Dünyanın da bir kalbi var, çocuklar için atan. Çocukların, içindeki çocuğu öldürmeyen milyonlarca insanın...

Kendimi onlarla, diğer medeniyetlerle kıyasladım birçok kez, onların üstünlüklerine hayran kaldım defalarca... Tek taraflı yaklaştım olaya, kendimi keşfetmekten uzaklaştım her an. Farkında değildim benzerliklerin, ortak noktaların. "Dünya dışı zeki yaşam" denildiğinde sınırsızlığı sınırlıyordum farkında olmadan, sınırsızlığın sınırını aşmam gerekirken. Kendimi, benliğimi keşfettikçe çürütüyordum senelerin emeğini ve asla üzülmüyordum. Çünkü çürüyen fikirlerimin temeli çürümedi, aksine çok daha güçlendi ve yapbozumun temelini oluşturdu. Çürütmeliydim, çürütmeliydik her şeyi. Çünkü bizler kusursuz beynin kusurlu fikirlerine sahiptik aslında. Kusurlu olmalıydı fikirlerimiz, çürüyen her fikir birbirini güçlendirmeliydi ve yepyeni fikirler doğurmalıydı. Böylece sorunlar "Birlikten kuvvet doğar!" klişesiyle çözülürdü. Fikirler de beyin gibi kusursuz olsaydı hiçbir esprisi kalmazdı dünyanın. Düşünsene, "sorun" kelimesi yok, bulmaca yok, yapboz yok! Yapbozunu arayan parçalar ne işe yarardı ki o zaman, zaten doğduğumuzda eklenmiş olurlardı yapbozumuza.

Doğduğumuzda ekliydi aslında temel parçalar olması gereken boşluklara. Hayal gücü, sevgi ve filtrelerinden ayrı beyinler vardı hepimizde. Parçaları rahatlıkla bulacak donanımdaydık. Sağ elle sol eli aynı anda kullanacak, kimseye bağlı kalmayacak kinetiğe ve gördüğümüz yıldıza ulaşabilecek potansiyele sahiptik. Gözümüzden okunuyordu masumiyet. Dünya soluk kaldı diye canlanmayacak anlamına gelemez çünkü canlılığın doruk noktaları daima dünyanın merkezinde ve tüm evreni aydınlatacak bir potansiyele sahip. Bu potansiyele sahipken dünya dışı varlıklardan aciz olmayı kabul etmek sınırsızlığı sınırlandırmaktır, tıpkı onlardan üstün olma durumuyla övünmek gibi.

Algı o kadar derinine işliyor ki insanın... Işık hızı misali... Bilim adına benzersiz çalışmalar yapan Einstein'in ışık hızı hakkındaki sözlerinden dolayı hiçbir çalışma yapmadan televizyon programlarına çıkıp "Işık hızı aşılamaz, bu yüzden daha sinyallerimizi almadılar, gelmeleri de çok uzun sürerdi zaten. Uzaylılar yok, hehe" deyip gevşek gevşek gülen bilim adam(!)larıyla dolu bir gezegendeyiz. Oysa ki "Sezyum Gazı" sınırları aşmak için yeterli. Aşıldı da... Erime ve kaynama noktalarından dolayı ender element olan Sezyum sayesinde her şey değişmişti. Işığın bu gaz ortamında etki altında kalmadan ilerleyişi, en küçük bir kıvılcım çakmasının dahi ışığın olağandan hızlı hareket etmesini sağlamıştı. Vakumlama yöntemiyle ışıktan 300 kat hızlı ilerleyen gaz hakkında seneler önce bir yazı yazmıştım ve yazıda tamamen zaman ile paradokslardan bahsetmişim. Peki ya zaman yoksa? Daha doğrusu bilim kurguda yer alan fantastik zaman olgusu gerçek değilse ve ışık hızının aşılması bu noktada hiçbir şey ifade etmiyorsa? Matematiğin doğru olarak gösterdiği durumlar ya yanlışsa, daha doğrusu ya Matematik tam olarak doğru değilse?

Herkes kendi yolunu çizmeli. Genetikten hoşlanan birinin mikroskopla keşfedeceği gerçekleri ben teleskopla gördüm. Periskopla da görebilirsin ya da -kop eki gelmeyen herhangi bir şeyle de keşfedebilirsin gerçekleri. Sonuç değişmez. Kusursuzluk daima vardır ve ona odaklanmak sayısız sayıda kilidi açar.
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst