Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Kral Portakal Çarli

Serdar Yıldırım

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ekim 2019
Mesajlar
103
Tepkime puanı
4
Puanları
101
Yaş
66
KRAL PORTAKAL ÇARLİ
Portakal bahçesinin kralı Çarli hava kararmaya başladığında sessizce ağaçtan aşağı süzüldü. Bir ağacın altına gidip toprağı çapalamaya başladı. Aradan yarım saat geçmeden portakalların hepsi aşağı inmiş ve işe koyulmuş olacaktı. Bir gece devriye komutanı, Çarli' nin yanına geldi. Çarli doğrulurken çapasını yere attı ve gülümseyerek sordu: Evet komutan, haberler nasıl?
Komutan: Efendim, dedi, istilacı ısırgan otları sınıra çok yaklaştılar. Isırganların başı, portakal bahçesinde portakal kalmasın, ileri, diye bağırıp duruyor. Araya doldurduğumuz taşlar onları durduramazsa diye endişe ediyorum.
- Endişelenmene gerek yok, komutan. Merak etme, taşlar onları durdurur. Bırak bağırıp çağırsınlar. Sesleri kısılınca çekip giderler. Elma bahçesini, armut bahçesini ve ötekileri defalarca uyarmıştık ama bizi dinlemediler. Sınırlarınıza taş döşeyin, ısırganlarla savaşmayın, sonu belli olmayan bir maceraya atılmayın dediğimizde bizimle nasıl alay ettiklerini bilirsin. Neymiş efendim, onlar korkak değillermiş. Isırganları duman ederlermiş. Sonuç ortada. Bu duruma çok üzüldük ama başka ne yapabilirdik ki? Her neyse önemli olan, bundan sonrası. Isırganlar bizden bin kat kalabalık. Ateşin sönmesini bekleyeceğiz.

Kral Portakal Çarli, savaşmamakta bu derece kararlıyken ve savaş olmaması için gerekli önlemleri almışken, savaş olmasını beklemek yanılgı olur. Isırganlar çok değil, üç gün sonra portakal bahçesinin etrafındaki kuşatmayı kaldırıp çekip gittiler. Gerçi portakallarla ısırganlar savaşmamışlardı ama savaş olmadan da zafer kazanılabilirdi. Zafer portakallarındı, çünkü portakallar olası bir savaşa ısırganları başlarından defetmek için gireceklerdi. İşte, ısırganlar defolmuştu.
Kral Portakal Çarli, portakal bahçesini kurduğu belli bir düzene göre yönetmeye devam etti. Bahçede zengin portakal yoktu. Zenginin olmadığı yerde fakir zaten olmazdı. Özenme olmazdı, moraller bozulmazdı, kavga - kargaşa çıkmazdı. Gül gibi geçinip giderlerdi. Nitekim gül gibi geçinip gidiyorlardı.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım
 

Serdar Yıldırım

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ekim 2019
Mesajlar
103
Tepkime puanı
4
Puanları
101
Yaş
66
ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ YÜKSEK VE İKİNCİL
ÖZEL EĞİTİM BAKANLIĞI
TAŞKENT DEVLET DOĞU ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

Yoshlarga ko‘rsatilayotgan g’amxo‘rlik, yaratilayotgan sharoitlar ularni
puxta bilim egallab, har sohaning yetuk mutaxassisi bolib yetishishlari uchun
zamin yaratadi. Ayniqsa, oliy o‘quv yurtlarining tubdan isloh qilinishi, o‘quv
jarayonlarini jahon miqyosi darajasiga olib chiqilishi buning yaqqol misoli
hisoblanadi. Shu o‘rinda yoshlarning bilim olishga bo‘lgan ishtiyoqlari, chet
tillarini o‘rganishga bo‘lgan qiziqishlari tobora ortib bormoqda. Shu nuqtai
nazardan qaraganda oliy o‘quv yurtlaridagi adabiyotlar bilan ta’minlanganlik
darajasi ham doim e’tibor markazidadir. Garchi shunday ekan, soha
mutaxassislarining o‘z fanlari doirasida darsliklar, o‘quv qo‘llanmalari yaratishi
ayni muddaodir. Shu jihatdan qaraganda ushbu qo‘llanmaning ahamiyati kattadir. Ushbu o‘quv qo‘llanma turkologiya yo‘nalishida tahsil olayotgan 3- bosqich talabalarga mo‘ljallangan bo‘lib, mavzular dars soatlaridan kelib chiqqan holda taqsimlangan. O‘quv qo‘llanmadagi mavzular asosiy sharq tilining namunaviy hamda ishchi dasturlariga mos keladi.

( Gençlere gösterilen özen, onlar için yaratılan koşullar
kapsamlı bilgi edinmek ve her alanda olgun uzmanlar olmak
zemini oluşturur. Özellikle yüksek öğretimde radikal reform, eğitim
süreçlerini dünya ölçeğine getirmek bunun açık bir örneğidir.
Aynı zamanda gençlerin öğrenme isteği yabancıdır.
Dil öğrenmeye ilgileri artıyor. Mesele bu
yüksek öğretimde literatüre erişim açısından
seviyesi de her zaman odaktadır. Öyle olmasına rağmen, alan
uzmanlar kendi alanlarında ders kitapları ve kılavuzlar oluşturur
aynı terimdir. Bu bakımdan bu rehber çok önemlidir.
Bu ders kitabı Türkoloji öğreniminin 3. aşamasıdır.
Öğrenciler için, ders saatlerine dayalı konularla
dağıtıldı. Ders kitabındaki konular temel Doğu dillerinden örneklerdir.
ve çalışma programlarıyla uyumludur. )

Çalışma Rehberi
5120100 - Filoloji ve dil öğretimi

Bu ders kitabında bulunan Serdar Yıldırım'ın yazdığı hikayeler şunlardır:
Karagöz İle Hacivat: Parayı Kim Buldu? 258. Sayfadadır.
Keloğlan Dağlar Padişahı 263. Sayfadadır.

Linkleri sadece kayıtlı üyeler görebilir. Linkleri görebilmek için Üye Girişi yapın veya ücretsiz olarak Kayıt Olun

 
Son düzenleme:

Serdar Yıldırım

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ekim 2019
Mesajlar
103
Tepkime puanı
4
Puanları
101
Yaş
66
Ben yıllar önce bu hikayeleri yazarken, bir gün bu yazdıklarım dünyaya ulaşacak derdim. İşte şu hikaye nasıl bitmelidir. Şöyle bir son olsa bunu Fransız veya Alman kabul eder mi, diye düşünürdüm. 38 yaşında evlendim. Bir gün nişanlım Ayla ile birlikte Bursa'da Kültürpark' a gitmiştik. Fal bakan bir kadın vardı ve az bir para karşılığı benim falıma baktı. Küçük bir bez torba içinden birkaç madeni para, biraz kemik parçası ve küçük parmak kadar birkaç dal parçasını masa üstüne yuvarladı. Sen dedi, deniz aşırı ülkelere yolculuk yapacaksın. İngiltere'ye, Fransa'ya, Amerika'ya gideceksin. Buralarda görkemli bir şekilde karşılanacaksın.
Falcı kadından ayrıldıktan sonra ben Ayla'ya: Bu kadın beni hiç tanımıyor. Sadece dikkatli bir şekilde gözlerime baktı. Bu kadar kısa bir zaman dilimi içerisinde benim düşüncemi okuması imkansız. Bir şekilde gelecekten haber verdi. Aslında ben değil, benim yazdığım hikayeler o yolculuğu yapacaktır, dedim. Bundan dolayıdır ki, Belçika, Romanya, Uygur Devleti, Pakistan Üniversitesi, Portekiz gibi devlet site ve forumlarında hikayelerim okunuyor
 

Serdar Yıldırım

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ekim 2019
Mesajlar
103
Tepkime puanı
4
Puanları
101
Yaş
66
Son olarak İstanbul'a bir ayakkabı tamircisi arkadaşla 1996 yılında gitmiştim. Cağaloğlu'na, yayınevlerinin çok olduğu bir semte. Akşamüstü İstanbul'a vardık. Bir parkta sabahladık. Hikayelerimin olduğu dosyaları elden yayınevi sahiplerine ve editörlere verdim. Çok beğenenler olduğu gibi, sinirlenenler de oldu. Bir daha İstanbul'a gitmedim ama yazı işini bırakmadım. Yazmaya devam ettim. İnternet olmasaydı benim için, hayat zor olurdu. Daha sonraki yıllarda kitapçılardan 202 tane içinde hikayelerimin olduğu kitap buldum ve satın aldım. Hatırlıyorum o parkta sabahlarken iki gözü açık bankta yattım ve amacım, bir yayınevinin yayınladığı bir kitaba bir hikayemin alınmasıydı.
 

Serdar Yıldırım

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
Katılım
16 Ekim 2019
Mesajlar
103
Tepkime puanı
4
Puanları
101
Yaş
66
2012 yılının son ayında 112 tane yayınevine e mail yoluyla baş vurdum. 40' ar tane masal gönderdim. Alın bakın bu masalları ben yazıyorum, demiştim. Masal kitaplarında kullanabilirsiniz, demiştim. 14 yayınevi benimle ilgilendi. 13 tanesinden yanıt geldi. Sonunda, hiçbiri benim yazdığım masalları kitap olarak hazırlamaya yanaşmadı. İnanın para sözü falan etmedim. Bir yayınevi editörü bana telefon açtı. Konuştuk. Bize gönderdiğiniz masalları siz mi yazıyorsunuz, dedi. Ben de, evet, dedim. Hangi okulu bitirdin, dedi. Ben de, lise mezunuyum, dedim. Hayır, dedi. Sen bu masalları yazamazsın, dedi. Sesini yükseltti. Bana bağırdı. Bu masalları yazan biri edebiyat öğretmenidir. Üniversitede hocadır. Sen kimsin de bu masalları yazdığını iddia ediyorsun, dedi. Telefonu kapattı.
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst