Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Runes Of Magic Başlangıç hikayesi

İntifada

Uzman Üye
Uzman Üye
Bursaspor
Katılım
5 Ocak 2014
Mesajlar
1,865
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Konum
BURSA
Yaratılış

Hayatın Kaynağı

Uzun zamanlar önce, Ayvenas isimli genç ve meraklı bir tanrı, kendi dünyasını yaratmaya karar verdi. Bu amaçla, tanrılar dilinde yazılmış olan yaratılış kitabında yeni bir bölüm açıldı. Bu bölümün adı sonradan ‘Taborea’ olarak bilindi. Ayvenas, Taborea üzerinde uçsuz bucaksız ovalar ve yem yeşil tarlalar yarattı. Masmavi gökyüzü ve nazikce fısıldayan bir rüzgar tüm yeryüzünü kapladı. Göz alabildiğince uzanan dağlardan, kapkaranlık denizlere kadar Taborea’nın her köşesinden hayat fışkırdı. Böylece İnsanoğluğunun Taborea’daki macerası başladı…

Tanrı ve Evlatları

Ayvenas henüz genç bir tanrıydı ve tecrübesizdi. Bu yüzden ilk yarattığı insanlar bir çok sorunla karşılaştı. Bir çoğu açlıktan ve hastalıktan yokoldu. Geri kalanlar Ayvenas’a yardım için haykırdılar. Bunun üzerine Ayvenas tanrıların lisanında taş tabletler üzerine yazıtlar yaratıp Taborea’nın her bir köşesine dağıttı ve insanoğluna ‘Eğer bu yazıtları bulursanız, kaderinizi kendi ellerinize alabilirsiniz’ mesajını verdi. Bunun üzerine Taborea üzerindeki insanlar, kendi dillerinde ‘Rune’ olarak adlandırdıkları yazıtları toplamaya koyuldular. Ancak bu yarış kısa zamanda kızıştı. Gruplar, klanlar oluştu ve en çok Runeye sahip olanlar diğer, daha zayıp grupları kontrolleri altına almaya başladılar. Ayvenas her Rune tabletinin içine yararlı bir özellik veya yetenek saklamıştı. Bu yeteneklerin sırrını çözebilenler git gide diğer gruplar arasında güç kazanmaya başladılar.

Ancak kısa zaman içinde insanoğlunun güç ve kuvvet için yarışı Taborea’daki dengeyi etkilemeye başladı...

Destanlar Devri

Değişen Dünya

İnsanoğlunun Rune tabletlerini toplama yarışı Taborea’daki ırklar arasındaki dengeyi bozmaya başladı. İnsanoğlu diğer ırklardan farklı olarak hem çiftçiliğe ve avcılığa hem de hırsızlık ve cinayete meraklıydı. Kısa zamanda İnsanoğlunun günahları, kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başladı. Ayvenas bu durumu görünce Taborea’nın eski masumiyetine kavuşabilmesi için kendi imajından esinlenerek ‘Gardiyanları’ yarattı. Gardiyanların amacı Taborea’daki İnsanoğlu ve diğer ırkları izleyip gelişmelerine yardımcı olmak ve daha zayıf toplumları güçlüler altında ezilmekten korumaktı. Ayvenas özgür iradenin kontrol edilmesinin güçlüğünü İnsanoğlu ile farkına varmıştı bu yüzden Taborea’daki diğer tüm ırkların aksine Gardiyanlaraözgür irade bağışlamadı. Nede olsa Gardiyanlar Ayvenas’ın emrini, tereddüt etmeden ve duraksamadan, kelimesi kelimesine yerine getirmek için yaratılmışlardı. Yüz yıllar boyunca Gardiyanlar görevlerini kusurusuzca yerine getirdiler ve Taboreadaki ırklar korumaları altında geliştiler.

Aradan yıllar geçtikçe Gardiyanlar yavaş yavaş İnsanoğlu ve diğer ırkların özgür iradesini kıskanmaya başladılar. Sonuçta Taboreanın her gün gelişmekte olan insanları gönüllerine geleni istedikleri zaman yapabiliyorlardı ve bu özgürlük Gardiyanların Ayvenas’a olan sadakatını kökünden salladı. Ayvenas neden kendi Gardiyanlarından özgür iradeyi sakınmıştı? Gardiyanlara güvenmiyor muydu? Bazı Gardiyanlar kendilerini özgür kılacakları sözü karşısında değişik İnsanoğlu topluluklarına katıldılar ve Ayvenas’ın zincirlerini kırmak için diğer insanlarla üremek gibi akıl almaz şeyler yapmaya başladılar. Ayvenas şaşkınlık içinde izledi ve kendi imajında yarattığı Gardiyanlarının bu ihaneti onu derinden sarstı. Ancak Ayvenas’ın gençliğinden kaynaklanan merakı, ihanetin acısından kuvvetli çıktı. Bir yandan Gardiyanların İnsanoğluyla üremesinin sonucunda ortaya ne çıkacağını çok merak ediyordu. Bir yandan da Taborea’daki dengenin bozulmasından korkuyordu. Ancak Ayvenas izlemeye devam etti.

Gardiyanların İnsanoğluyla birleşmesinin sonucunda ortaya inanılmaz efsanevi yaratıklar ortaya çıktı. Bu yaratıklardan en ünlülerinden biri İnsanoğlu tarafından Ejderler olarak anıldı. Bu yaratıklar zaman içinde tarih kitaplarında destanlar haline geldiler ve binlerce yıl boyunca Taborea’nın ırkları arasında anlatılmaya devam edildiler. Bu yüzden bu asıra Destanlar Çağı adı verildi.

Gardiyanların Sonu

Ayvenas, Gardiyanların ihaneti ve Taborea’nın kontrolünün elinden kaçmaya başladığına karar verince radikal bir önlem almaya karar verdi. Madem Taborea’daki insanlara gücü o vermişti tekrar geri almak da elindeydi. Ayvenas Taboreadaki tüm Rune tabletlerini parçalayıp dünyanın her bir köşesine savurdu! Tüm Rune tabletlerinden kazanılan güçler ve özellikler bir anda tamamen yokoldu!

Böylece Taborea’daki güç dengesi sıfırlanmış oldu. Runelerin parçalanmasının üzerine değişik İnsanoğlu gruplarının parçası olmuş Gardiyanlar, Runeleri tekrar ele geçirmek için savaşmaya başladılar. Bir çok Gardiyan bu savaşta yokoldu. Geriye kalanlar da tarihin kitaplarının sayfaları arasında kayboldular.

Rune tabletlerinin parçalanması ve Gardiyanların Taborea’dan yok olması üzerine, geçici de olsa Taborea’da barış ve denge sağlandı. Böylece İnsanoğlu’nun değişik toplumları tekrar birlikte bir bünye olarak kaybolan güçlerini geri kazanma çabasına giriştiler.

Eski Devirler

Eski Krallık

Taborea’daki barış, tüm İnsanoğlunun ittifaklar ve devletler kurmalarına elverişli oldu. Kısa bir sürede değişik kültürler gelişti. Taborea’da ilk defa medeni sayılabilecek bir yaşam oluşmaya başladı. Bazı büyük devletler bügün halen kullanılan icatlara bu barış çağında imzalarını attılar.

İnsanoğlu Taborea’daki ırklar arasında en geniş bilgiye ve Rune dağarcığına sahiplerdi. Bu onlara Taborea’da şimdiye kadar eşi görülmemiş bir güç ve bilgelik sağladı. İnsanoğlu’nun tek bir bünye altında yarattığı muhteşem krallık neredeyse bin yıl sürdü ve sonraki nesiller tarafından ‘Eski Krallık’ olarak bilindi.

Bu devirin gelecek devirler üzerinde etkisi tartışılmazdı. Eski Krallıktan arta kalan bilgi ve hazineler modern toplumların gelişebilmelerinin önünü açtı.

Balanzasar Savaşı

İnsanoğlunun kuvveti arttıkça açgözlülüğü de arttı. Diğer ırklara karşı küçük başlayan yerel çatışmalar ırklar arası savaşlara dönüştü ve Taborea tarihinde ilk defa büyülerin gücü zarar vermek ve hatta öldürmek için kullanıldı.

Yüz yıl süren bir savaş başladı ve yavaş yavaş Taborea’daki tüm ırkları içine çekti. Savaş o kadar vahşiydi ki bazı, daha az gelişimiş ırklar Taborea’dan tamamen silindiler ve dünya üzerinde savaştan nasibini almamış köşe kalmadı. Taborea’nın ilk savaşı ayrıca da en kanlısı oldu.

Balanzasar isimli hırslı bir general İnsanoğlunu kanlı fetih yolunda başarıyla yürüttü. Taborea’nın ırkları birer birer Balanzasar’ın devasa ordusunun postalları altında ezildiler. Yarattığı dünyanın alevler ve kan içinde olduğunu gören Ayvenas sessizliğini daha fazla koruyamadı ve bir gece inanılmaz bir sel Balanzasar ve ordusunun büyük bir kısmını silip süpürdü. Bu gece Balanzasar savaşının son gecesi oldu.

Balanzasar ve ordusunun yok olması sonucunda geride kalan boşluğu doldurmak için İnsanoğlu krallığı arasında anlaşmazlıklar ve iç savaşlar başladı. İç savaş ve güç yarışı İnsanoğlunun krallığının Taborea’daki üstünlüğünü derinden sarstı.

Kaos Çağı

İnsanoğlunun İç savaşı Krallığı bir çok küçük parçalara ayırdı. Runelerin güçünü toplamakta başarılı olan ülkeler kendilerinden daha zayıf ve küçük ülkelerin halklarını kendi nüfuslarına katmaya başladılar. Bu, nadiren barışçıl genellikle ise kanlı bir işlem oldu. Bölünen devletlerin liderleri, diğer devletlere karşı avantaj sağlayabilmek için ve güç elde etmek için Runelerin gücünü çok fazla kullanmaktan kendi vücutlarını şeytansı formlara yozlaştırdılar.

İç savaş sürdükçe savaşı kazanmakta olan daha güçlü devletlerin halkları bile devamlı saldırı korkusu altında yaşamaktan bıkmaya ve Runelerin gücüyle sarhoşa dönmüş liderlerine kin ve nefret ile bakmaya başladılar. Ancak bu liderlerin güçleri eşsizdi ve rejimlerine karşı çıkmaya çalışan bir kaç cesur kişi de çabuk ve vahşi bir şekilde cezalandırıldılar. İç savaş süresince devam eden Kaos Çağı tamamen bu şeytani liderlerin kontrolü altında gelişti.

İnsanoğlunun iç savaşı ilerledikçe, savaşı kazanmakta olan bir kaç büyük devletin liderlerine tehlike yaratacak çok fazla devlet kalmamıştı. Runelerin gücüyle şeytansı yaratıklara dönüşmüş olan kana susamış liderler arasında acmasız bir savaş patlak verdi ve en güçlü devletlerin liderleri zayıflamış İnsanoğlunu tekrardan tüm Taborea’yı içine kapsayan bir savaşa giriştiler. Bu vahşi savaş, Taborea’daki diğer ırklar tarafından ‘Büyük İttifakın’ kurulmasına sebep oldu...

Büyük Sürgün

Bü İttifak’ın ırklarının önde gelen büyücüleri bir hapishane oluşturdular. Bu hapishanenin adı Boşluk Küresi’ydı ve bu küreye Taborea’dan açılan bir çok kapı yaratıldı.

Boşluk Küresinin yaratılmasının sonrasında Büyük Sürgün olarak bilinen ve tüm Taborea’yı kapsayan bir savaş başladı. İnsanoğlunun Şeytani Krallarının kontrolü altında bulunmayan tüm ırklardan oluşan ve aralardında bir çok insanın da bulunduğu ‘Büyük İttifak’ kana ve güce susamış kralları ve ordularını Boşluk Küresine açılan kapılara yönlendirdiler. Milyonlarca ittifak askeri şeytani kralları Boşlük Küresine sürmek için canlarını verdiler ve ardından tüm kapılar mühürlendi.

Geriye kalan bir kaç şeytan tüm ordularını ve güçlerini kaybettikten sonra teker teker avlanmaya başladılar. Bir kaç tanesinin Taborea’nın karanlık köşelerinde saklanarak ittifak ordusundan kurtuldukları söyleniyor. İttifak büyücüleri tarafından şeytani krallarını Boşluk Küresine hapsetmek için kullanılan büyü zaman içinde büyücü kitaplarından yok oldu.

Ancak özgürlük için ödenen fiyat kolayca unutulabilir değildi. Savaşın katliamından ve kül ve ateş içinde yok olan şehirlerden sonra Taboreanın sadace onda biri yaşamlarına kaldıkları yerden devam edebildiler.
Ceza Devri

Barış Çağı

Büyük Sürgünün ardından bir süreliğine Taborea’daki tüm ırklar barış içinde ve birbiriyle uyum içerisinde yaşadılar. Ancak kanlı geçmişin yarattığı korku ve Büyük İttifak savaşı sonunda kaçıp saklanarak hayatta kalan bir kaç şeytan da tüm Taborea için büyük tedirginlik kaynağıydı.

İnsanoğlunun en zeki büyücüleri diğer ırkların da yardımıyla, koruma amaçlı dev heykeller yarattılar. Bu heykeller, büyü ile hareket edebiliyor ve sahiplerinin verdiği komutları son kelimesine kadar herhangi bir duygu veya irade olmaksızın yerine getirmek için yaratıldılar. İnsanoğlu taştan ve metalden yarattıkları bu koruyuculara, sanki tanrı Ayvenas’ın Destanlar Devrindeki Gardiyanlarına meydan okurmuşcasına ‘Gardiyan’ adını verdiler. Gardiyanların koruması altında İnsanoğlu barış ve refah içerisinde gelişti.

Karanlık Çağ

Zamanla barış içinde yaşayan İnsanoğlu gelişmeye, geçmişin kabuslarını unutmaya başladı. Yüzyıllar önce yarattıkları gardiyanlara artık ihtiyaç duymadıklarına karar verip, onları paslanmaya terkettiler. Zamanla gardiyanların bir çoğu kullanılamaz hale geldi.

İşte tam bu zamanda yaratıcı tanrı Ayvenas, kendi Gardiyanlarının ihanetiniyle dalga geçen kibirli İnsanoğlunu cezalandırdığı Karanlık Çağ başladı.

Ayvenas, birer birer, tüm paslı, bozulmuş gardiyanları tekrar dirilterek İnsanoğlunun korumasız şehirlerine saldırttı. Bir çok şehir yok oldu ve bir çok insan yarattıkları koruyucular karşısında güçsüz bir şekilde can verdi.

Gardiyanların katliamından kurtulan sayılı sayıda insan bir arada atalarının binlerce yıldır yaşamakta olduğu toprakları terk edip, gardiyanlardan uzağa, bilinmeyen yerlere göç ettiler.
Modern Devir

Düzelme Çağı

Göç çok zorlu geçti. Bir çok insan hastalık ve yorgunluktan canlarını kaybetti. Aradan aylar, yıllar geçti ve İnsanoğlunun engin bilgisi yerleşik bir kültür olmadığı için zaman aşımına uğrayıp, sadece günlük hayatta kalmak çabası içinde olan göçebelerin dağırcıklarından silindi.

Yıllar sonra, hayatta kalan göçebeler ‘Kolydia’ adında kimsenin ayak basmadığı ve haritalarda bile gözükmeyen bir ülkeye vardılar. Kolydia’da ilk defa henüz gelişmekte olan garip kabile topluluklarıyla karşılaştılar.

Bu çağda bir çok göçebe Kolydia’ya gelerek yeni bir medeniyet kurmaya başladılar. Eski krallıkların aksine Runelerin gücüne ve büyücülerin bilgisine sahip olmayan bu yeni medeniyet zar zor ve oldukça yavaş gelişti. Zamanla büyünün yerini mekanik eşyalar ve araçlar almaya başladı.

Kolydia’nın dört bir köşesinde yeni kasabalar kurulmaya başladı ve yerli kabileler göç etmiş olan halkla kaynamaya başladılar. Yerli kabilelerin bilgisiyle göçebe insanlar yeni bir nefes buldular ve özgürlüğün tadını tekrardan tatmaya başladılar. Bu yüzden bu cağa Düzelme Çağı adı verildi.

Keşif Çağı

Kolydia’daki İnsanoğlu gelişmeye ve eski krallıklarının gücünü tekrar kazanmaya başladı. İnsanoğlunun liderleri Taborea’nın dört bir köşesine, Rune parçalarını tekrar toplamak için keşif ekipleri gönderdiler. Ancak geçmiş savaşlardan dersini alan İnsanoğlu toplanan Rune parçalarının ülke ülke toplanmasından çok, tüm ülkelerin de paylaşabileceği bir grup tarafından toplanıp, korunmasına karar verdiler.

Bu güçlü ve prestijli grubun adı ‘Bilgeliğin Gözü’ olarak adlandırıldı. Kaybolan Rune parçalarını toplamak yavaş ve zorlu bir işlemdi. Bu yüzden Bilgeliğin Gözü grubu devrin teknolojik gelişimlerini avantajlarına kullanarak Rune parçalarının keşfine odaklandılar.

İnsanoğlu kaybettikleri bilgiye aç bir şekilde, teknolojik icatlarıyla Taborea’nın her köşesini keşfe başladı. Haritalar çizildi, antik harabeler ve yok olmuş ırklar keşfedildi. Ancak her keşif beraberinde yeni sırlar ortaya çıkarttı.

İnsanoğlunun tarihinde en hızlı geliştiği ve Taborea’nın ve antik krallıkların sırlarını çözmek için el ele çalıştı. Şu anda da halen devam eden bu çağın adı, tarih kitaplarına altın kalemle Keşif Çağı olarak geçti.
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst