Hızlı Konu Açma

Hızlı Konu Açmak için tıklayınız.

Son Mesajlar

Konulardaki Son Mesajlar

Reklam

Forumda Reklam Vermek İçin Bize Ulaşın

Efsane: Ejderhalar mirası / Dwar Ejderhalar Çağı

İntifada

Uzman Üye
Uzman Üye
Bursaspor
Katılım
5 Ocak 2014
Mesajlar
1,865
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Konum
BURSA
Şeara’nın gelişi

O zamandan beri çok su aktı... Feo dünyası savaş alanına, etrafı kül, ölüm ve kan ile dolu olan bir bölgeye dönüştü. Dünyayı yaratırken Tanrılar tarafından çok büyük çabalar gösterildiğinden dolayı bu Dünyanın yok edilmesine izin veremezlerdi. Irklar arasındaki savaşlar ve kavgalar esnasında onlar seyredici pozisyonunu aldılar. Yıkılan, güçsüz kalan, büyüleri korkunç güçten oyuncak ahline getiren Feo dünyası okadar zayıfladı ki dış düşmanların Evrene yaklaşmalarına izin verdi, tüm canlı varlıkların tehlike altında oldukları belirmeye başladı... Ozaman Tanrılar kendi yarattığı dünya kaderiyle ilgilenmeye başaldılar ve kaderlerini değiştirip kurtulmak için Feo dünyasına sefir göndermeye karar aldılar. Yaptıkları seçim – Ejderhalar Şahibesi Şeara’ydı . Adil A’Aron’un halefi olan Şeara dış görünüş olarak zarif aynı anda ise çok büyük iç gücüne sahip olan biridir. Şeara’nın iç gücü, Ejderhalar gibi iri ve büyük olan varlıklar ile yönetme imkanlarını sunuyordu. Ateş püskürten varlıklar, Şeara ellerini yukarıya kaldırdığında ve onun yanına gelmelerini emrettiğinde, kuzu gibi itaatli oluyorlardı..
Ejderhalar şahibesi «uzun yolculuklara» çıkıp ilk sefer Tanrılar tarafından verilen görevleri yapmayı gitmiyordu.Kendi hizmetçileri olan Ejderhaları – kayıp olan ruhlara yardım etmeleri için yada suçlu olanları cezalandırmaları için, ilk sefer çağırmıyordu. Örnek olarak Tuilloudünyasının yaşayanları gösterilebilirler: diğer yaratıklardan daha üsütn olduklarına okadar fazla inanmayı başladılar ki Tanrıları bile yok etmeyi düşünüyorlardı. Ne yazık ki onların hayallerin gerçekleşmesi mümkün değildi. Tanrılar yüksek yönetime karşı hazırlanan tecavüz hakkında bilgi aldılar ve Şeara’yı onları cazalandırması için gönderdiler. Ufacık dünyanın kaderi belli oldu. Şeara Ejderhaları ile birlikte dünyanın tüm canlı varlıklarını yok edip Ejderhalar ile doldurdu orasını.
Feo dünyasını hiç bir şey kurtaramayacak düşünceleri herkesin beyinlerini köleleştirmeye başladığı an Şeara oraya geldi. Kaos güçleri git gide daha fazla kendi pis dokunaçlarını, bir zamanlar en güzelDünya olan, Feo dünyası derinliklerine sokuyordu. Bir biriyle kavga eden ırklar zayf kaldılar ve araalrında var olan kin yüzünden gerçek düşman ile savaşamıyordu. Uzun zaman sğren ve aşırı derecede gaddar olan savaşlar sonrasında diri kalan magmarlar ve insanlar nadir bir şekilde grup haline toplanarak, genelde ise tek başalrına gezerek, Feo dünyası yıkılmmış ve yıpranmış alanlarında geziyorlardı. Bir zamanlar güzelliği ile büyüleyen şehirler yıkık durumdalardı, hiç kimse orada yaşamak istemiyordu, hiç kiğmse her şeyi baştan başlamak istemiyordu, hiç kimse geleceği görmüyordu ve tüöolanların suçlularını aramıyordu. Feo dünyası tarikidünya olanlar ile doldu, içleri boş ve öfke dolu olanlar ile doldu, onlar bu dünyayı Kaostan jurtarmayı değil, onlar kendi özelliklerini ve hayat anlamalrını kayıp edenlerdendiler.Bazen bir birileriyle karşılaştıklarında insanlar ve magmarlar Kaosa karşı savaş planını yapmayı çalışıyorlardı, ne yazık ki tüm çabaları boşunaydı. Kendi liderlerini, öğretmenlerini, komutanlarını, büyülerini kayıp eden iki ırk kalıntıları fakirlik içinde kendi hayatlarını sürdürüyorlardı. Onlardan bazıları, tüm zorluklardan bıkarak, düşmanın tarafını alıyordular ve şekilleri olmayan ve yaratıklara dönüşüyorlardı, Dünya üzerinde karanlık gölgeler uçuşuyordu, eski halinde bulunan her şeyi yok ediyorlardı, Mirrou yıldızı günden güne daha az ışık ve ısı vermeye başlıyordu…
«…Kurtuluş yok, birazdan Kaos bütün canlıların tek sahibi olacak diye gözüküyordu... Aniden gökler açılmış ve rüzgar beşiğinde sallanarak Ejderhalar Sahibesi Şeara dünyaya kendini göstermiş. Onun parlayan siması - gökleri aydınlatıyordu, iyilik aurası onu çevrelemekteydi…»
Feo Dünyasında Şeara gelişi ile yeni bir çağ başladı – Ejderhalar çağı. Ulu Beyaz ejderha Erifarius ve Ulu kara ejderha Striagorn, Şeara tarafından her ırkın enerjilerinden yaratılmışlardır ve Kaos ile savaşmanın yollarını göstermişlerdir. İnsanlar ve magmarlar sanki uykudan uyandılar, kendilerine geldiklerinde ise hemen harekete geçtiler. Tekrar şehirlerini inşa etmeye başladılar, kendi elleriyle nerdeyse yok ettikleri dünyayı tekrardan kakındırmaya başladılar. Magmarlar ve insanlar bir ara birleşme hakkında düşünmeye başaldılar ama kader başka bir yol seçti. Bu sefer kader rolünü Şeara oynuyordu. Magmarlar ve İnsanlar ırklarına Şeara tarafından sonsuz düşmanlık verildi, bu düşmanlık Kaosu yenmek için gerekliydi.
«…Yeni ay doğduğunda Erifarius ve Striagorn dövüşmeye başlayacaklar, bu dövüşte sadece biri galip olabilecek. En kuvvetli ejderha diğerinin enerjisine sahip olacak ve o zaman ortak kuvvetleri Kaosun kötü ruhlarına direnmek için yeterli olacaktır. Her yeni ay zamanında, enerjiniz yetene kadar - ejderhalar dövüşeceklerdir, ama biliniz ki bu durum sonsuza kadar devam etmez, geleceğiniz sadece size bağlıdır…»



İki Şehir

Erifariusulu Beyaz ejderha , Feo dünyasına geldiğinde dünyanın ne halde olduğunu görünce şaşkına uğradı. Tüm bu yıkımlar insanlar tarafından yapıldığını bildiği için onun kalbi hüzün ile doldu. Erifarius pragmatik bir yaratık olduğundan dolayı hüzün içine dağılmadı, oluşan durumları düzeltebileceğini bilerek harekete geçti.
İlk önce Erifarius kıtaların her uçlarında bulunan ve halen faaliyetlerini sürdüren en büyük birliklerin kumandanlarıyla irtibat kurdu. Tüm askeri birliklerin onun yanına gelmelerine emir verdi, insanlar ırkının geleceğine karar vermeleri için. Toplanan tüm kumandanlara net bir şekilde anlatıldı ki sürdürdükleri savaş anlamsız ve hırsızlık eylencesinden büyük bir farkı yoktur, bu andan itibaren savaş durdurulmalıdır ve yıkılanan ve yaralanan Feo dünyasını tekrardan ayağa kaldırmasında yer almaları gerektiğini açıkladılar.
Uzun zaman boyunca süren savaş sonucunda dünya tanınılmaz hale geldi. Daha önce mantıklı ve kolayca anlaşılan şeyler kendi özünü ve ilk görünüşünü kayıp ettiler, bazı yerler ise çok tehlikeli oldular, özellikle büyük çatışmaların ve savaşların geçtiği bölgeler ve eskiden şahane güzelliğine sahip olan şimdi ise harabelere dönüşen büyük şehirler. Tüm insanları toplayan Erifarius büyülü transfer kapılarını açtı ve savaş tarafından yıpranmayan topraklara onunla birlikte gitmeyi teklif etti. İnsanların büyük bir kısmı Erifarius peşinden gittiler, bir kısmı ise eski yerlerde kalmayı tercih etti, kendi ölen akrabalarını ve yakınlarını kendi kutsal yerlerini bırakmak istemeyenler de çıktı.
Uzak bir yerde, Çion dağların arkasında, Şuar ormanlarından uzakta bulunan bölgede açık bir alanda transfer noktasının kapıları açıldı, kapılardan ilk önce Erifarius çıktı, onun peşinden ise savaş yorgunluğu üzerinde olan insanlar çıkmaya başladılar. Erifarius toplanan insanlara söyledi ki onların yeni evlere ihityaçları vardır, eski ve yıkılan şehirleri tekrardan tamir edip ayağa kaldırmanın hiç bir anlamı yoktur çünkü bu şehirlerin etrafındaki topraklar ölüm, kan ve yangın ile doludurlar. Bu alanda kendimiz için yeni bir şehir kuracağız dediErifarius ve kanatlarıyla çırpıverdi ve tüm insanların ruhlarında ve kalplerinde şu ana kadar toplanan kötülük niyetlerini ve savaş yorgunluğunu siliverdi. Siz daha önce kendi Dünyanızı kötü bir şekilde biliyordunuz, eğer iyi bilseydiniz tüm olanların olmasına izin vermezdiniz. Şimdi Dünyanız ve siz, etrafınızdaki her şeyi değişti, eski bildikleriniz yeniyi kurmanızda engel olacaktır. Dünyayı tekrardan incelemeniz gerekecektir, tekrardan her şeyi öğreneceksiniz, ilk önce ise biz bir şehir inşa edeceğiz. Askerler kendi zırh elbiselerini çıkardılar, sadece asker olmadıklarını hatırladılar, bir zamanlar onlar zanaatçılardılar, duvarcıdırlar, demircidirler. Herkes birleşip işin başına geçtiler. Erifarius onlara gücü yettiği kadar yardım ediyordu, inşaat işleriyle yönetiyordu. Aradan bir kaç sene geçti ve boşalanda O’Delvays şehri inşa edildi. O’Delvays – «Yeni dünyanın başlangıcı» – anlamını taşıyor. Şehirden dış dünyayı incelemek için kervanlar ve birlikler çıkmaya başladılar, onların amaçları – dış dünyayı incelemektir. İnsanlar ırkı yeniden yaşamayı başlıyordu ve öğreniyordu.
Stiragorn – Şeara tarafından, magmarlar enerjisinden yaratılan iyimser biri değildi. Açıksözlü ve sert: eğer bu fikir benim aklıma geldiyese – mutlaka yapılmalıdır; prensiplerine göre hareket etmektedir. Kendi güçlerini kullanarak tüm magmarları Heyecan mağarasından uzaklarda bulunan taş platosuna hangisinde rüzgar büyük bir şiddetle esiyordu ve söyledi magmarlara: Siz şehir sahibiydiniz – onları yok ettiniz; siz arkadaş ve müttefik olan ırk sahibiydiniz – onları size karşı çevirmeyi başardınız; siz güzel ve şahane bir dünya sahibiydiniz – onu bile yok etmeyi başardınız. Dünyanın önceki halini anımsatan tüm bilgilerin beyinlerinizden silinmesini istiyorum. Magmarlar yaşamalıdırlar ve Feo dünyası iktidarını ellerine geçirmelidirler, eğer bize düşman olan ırklara karşı netice verebilecek bir şekilde savaşmak istiyorsanız ilk önce kendiniz için bir şehir inşa etmelisiniz ve unuttuğunuz meslekler hakkında yeniden bilgi edinmelisiniz. Magmarlar Stiragorn’u dinliyorlardı ve haklı olduğunu anlıyorlardı. Her şeyin yok olduğu ve sadece intikamın var olduğu fikirleri magmarların akıllarında yavaş yavaş yok olmaya başlamıştır.
Ben sözlerimi fazla uzatmam: zamanımız değerlidir, kendi ilk şehrimizi burada inşa edeceğiz! Magmarlar inşaata başladılar, kendi kin ve öfke hislerini belli bir süreliğine unuttular ve kendi ırkı için yeni bir ev inşaa etmeye başladılar. Bir kaç sene sonra, eskiden boş olan platıda Dartrong isimli şehir inşa edilmişitir. Dartrong – ölenler hatırası – anlamına geliyor.
Şehirlerin inşaatı bitiminden sonra Erifarius ve Stiragorn buluştular ve kendi güçlerini birleştirerek O’Delvays ve Dartrong şehirleri yakınlarında transfer noktalarını yarattılar. Bu transfer noktaları - insanların ve magmarların karşılaşabilecekleri bir bölgeye götürüyordu, bu bölgede insanalar ve magmarlar bir birileriyle buluşup, içinde kinlerini biriktirmemeleri için, karşı ırktan olan şahıslar ile dövüşebilmek için yaratılmışlardır. Dövüşerek magmarlar ve insanlar Feo dünyası hükümdarlığpını kazanmak için hazırlanacaklardır.


Bizim Günlerimiz
Feo dünyası değişiyordu. Ejderhalar yönetimi altında insanlar ve magmarlar kendi şehirlerini inşa ettiler, güçlü askeri birliklerini kurdular, kendileri de ruhen kalkındılar. Şu an onlar dağınık ve yönetimsiz kalan gruplara benzemiyorlardı... Hayatların anlamını tekrardan kazanarak aynı anda zafer kazanma istekleri de uyanmıştır, insanlar ve magmarlar kendi kanatlı ytöneticilerin sözlerine kulak vererek son savaşa hazırlanıyorlardı. Bu savaşta kocaman bir dünyanın kaderini yaratacaklardır!
Şeara’nın sözlerine göre, hangileri Ulu Erifarius ve Stiragorn ejderhaları tarafından ıspatlandılar, şavaş bitmemiştir, savaş kendi şeklini ve anlamını değiştirmiştir. İnsanlar ve magmarlar bir birini anlama özelliklerini kayıp ettiler, bunu Ejderhalar istediler. Şehirlerin etrafında, hangileri Feo kültürünün yeni merkezleri olmuşlar, transfer noktaları inşa edilmişlerdir, onların sayesinden isteyen herkes istediği yere gidebilirdi. Transfer noktaları Ogriy ve Hair kıtalarını bir biriyle bağlıyordu. Feo dünyasını incelemeye giden insanlar ve magmarlar bir birileriyle karşılaşacaklarına her zaman hazırdırlar. Kıtaların ikisinde de ara sıra bazı bölgelerde savaş parlayıveriyordu. Düşmanlarıyla savaşan iki ırkın savaşçıları Feo dünyasında onlar için en önemli olan şeyi kabul ediyorlardı – tecrübeyi! Eski bilgiler ve tecrübeler ırkların ikisinin de zihinlerinden ve beyinlerinden silinmiştir, bu yüzden insanlar ve magmarlar ile şimdi merak gücü yönetiyordu. Irkların her ikisinden de Ejderhalar ile yönetilen ve onların sözünü dinleyen liderler çıktılar, onlar bile ejderhalar gibi düşünmeye başaldılar, Feo dünyasını sadece tek ırk - en güçlü olan - değiştirebilir!
 

Users Who Are Viewing This Konu (Users: 0, Guests: 1)

Üst